03 Ağustos 2023 - 15:12
Sokağa çıkıp Belediyelerin asli görevleri nelerdir diye sorsak her halde üç aşağı beş yukarı herkes birkaç madde sıralayabilir. Ancak bir belediye var ki onlar için hiçbir şey görev tanımına girmez. Her seçim sonrası çalışmadan alınan %70 üzeri oy oranının verdiği öz güvenle adeta her birim kendi başına hareket eder. Kimsenin kimseden haberi yoktur.
Örnek mi; İmara sorarsınız şu ada pafta nedir? ne değildir? Ben göremem sistem müsaade etmiyor cevabını alırsınız. Oturduğunuz bilgisayarı açıp siz görürsünüz onlar göremez. Şu numaralı başvurum ne oldu? Diye sorarsınız. Oradan oraya yönlendirilirsiniz. Sonuç alamazsınız.
3 ortaklı banka hesabından isteğiniz dışı tebligat yapmadan tahsilat yaparlar “alacağımız vardı istedik banka verdi biz bir şey yapamayız. Pardon”
Mayıs ayında tahakkuk edecek emlak vergimi Ocak ayında evime gönderdiğiniz ihbarnameyle tahakkuk etmemiş emlak borcumu istemişsiniz. “Bilgisayar sistemi hata yapmış. Pardon”
Çöp vergisi için yanlışlıkla 10 katı para tahsil etmişsiniz. Bu parayı emlak vergimden mahsup edin. “Olmaz bu dükkana ait çöp vergisi emlak vergisine mahsup edemeyiz. Çöp vergilerine mahsup edin o zaman. “10 yıl sürüyor mahsup edelim mi?”
Bir de zabıtamız var. Onların durumu hepten içler acısı.
Kaldırımlar işgaller yüzünden yürünmeyecek halde zabıtamız ise kafasına göre takılıyor. Sadece pazarlara gidip ürünlerde etiket var mı? Yok mu? Diye kontrol ederek resimleyip amirine gönderiyor. İşimi yaptım diyerek göğsünü gere gere dolaşıyor.
Bir de motorlular var onların havası emniyet amirinde yok. Kıyafetlerini polis üniformalarına benzetmişler altlarında benim vergilerimle alınmış en son model motorlar. Trafik polislerine yancılık yapıp kraldan çok kralcılık yapıp denetlemeye katılanları bile gördü bu gözler.
Marketlerdeki fiyatları kontrol et. “Başımız belaya girer.”
Kaldırımda yürüyemiyoruz işgallere müdahale edin. “Ayıp olur hepsini tanıyoruz.”
Binada usulsüz ve izinsiz kaçak tadilat var ekip gönderin. “Amirimiz kızar tanıdığıymış.”
Kaldırımı işgal edip dükkana dahil etmişler. “O iş bizi aşar büyüklerimiz bilir”
Bu schooterler kaldırımları geçiş noktalarını kapatmış “Arayın şikayet edin kaldıralım”
Caddeleri asfaltlayın bari çukurlar var motorlar için araçlar için tehlike saçıyor. “Asfaltımız yok ihaleye çıkamadık, İBB de asfalt vermiyor”
Bir de bizim vergilerimizle aş evinin dağıttığı yemekler var. Gerçekten ihtiyacı olanlara giderse götürenden yapandan Allah razı olsun. Bir dağıtım listeleri var gözlerinize inanamazsınız. Listeyi hiç güncelleme ve sorgulama ihtiyacı duymazlar nedense kim gelirse kim söylenirse listenin altına eklerler Arabası olanlar mı ? dersin, hanede 3 çalışanı olanlar mı? dersin, birkaç tane evi olanlar mı? dersin. Hele bir gurup var ki akıl sır ermez. Altlarında 6-7 Milyonluk plaka olan taksi duraklarına yemek verirler her gün ve hiçbir amir memur veya müdür biz ne yapıyoruz demez. Amiyane tabirle bizim vergilerimizle kahramanlık yaparlar.
Sokaklar pis ve kokuyor hayvan seviyoruz diye yemekleri parklara kaldırımlara dökerler umursayan denetleyen yok.
Pire ve fareler cirit atıyor görmezden geliyorlar arayınca gelip müdahale ediyorlar.
Peki koskoca belediyede başkan yok mu?
Olmaz olur mu.
Başkanı yemekten yemeğe etkinlikten etkinliğe koşturuyorlar olumsuzlukları görmesin diye. Sokakları dolaşmaya çıktıklarında da etrafını sararlar kimse ulaşamasın çevredeki olumsuzlukları görmesin diye. Başkana soru sordurtmaz şikayetleri dinlemesine müsaade etmezler konuşmanıza müdahale eder hemen araya girer yancılar.
Dışarıdan gıpta ile bakılan hayatın 24 saat canlı ve dinamik yaşandığı ancak yaşayanların bizzat deneyimlediği İstanbul’un en geri kalmış ilçesi neresidir biliyor musunuz?
BEŞİKTAŞ
Bir de not düşelim. Belki bu yazdıklarımdan dolayı bana kızacaklar hatta mahkemeye vermeyi düşünenler olacaktır. Burada doğdum ve büyüdüm halen yaşıyorum. Gördüğüm en kötü birbirinden habersiz yönetim. Söylediklerimin arkasındayım çoğunu görselleriyle ispat ederim. Diğerlerini de sokağa çıkar partizanca düşünmezseniz görüp yaşarsınız zaten.
İmar planlarında ki gariplikler menfaat ve kayırmalara da sonra değineceğim.
Nurettin Gümüşbaş